Adana’da kemik grefti uygulamaları yapan diş hekimlerinden olan Yaşar Çınar Nar, çene kemiğinde kayıp veya erime yaşanan bölgelerde kemik dokusunu yeniden oluşturarak implant ve diğer cerrahi tedavilere uygun bir yapı sağlar. Kemik grefti, diş eksikliği, travma veya diş eti hastalıkları sonrası oluşan kemik kayıplarını tedavi etmek için uygulanır.

Tedavi sürecinde, lokal anestezi altında kemik kaybı olan bölge açılır ve hastadan, donörden veya sentetik materyallerden elde edilen kemik grefti yerleştirilir. Greft, mevcut kemikle bütünleşerek yeni kemik oluşumunu destekler. Bu işlem, özellikle implant öncesi yeterli kemik yüksekliği ve kalınlığı sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Kemik grefti uygulamaları sonrası süreçte, iyileşme genellikle birkaç ay içinde tamamlanır. Bu dönemde greftin sağlam şekilde kemikle kaynaşması sağlanır ve sonrasında planlanan implant veya diğer tedavilere güvenle geçilebilir. Düzenli kontroller, tedavi başarısını artırır ve uzun vadede kemik sağlığını korur.

İşlemin AmacıDiş implantı öncesi veya çevresinde eksik kemik dokusunun tamamlanması, kemik hacminin ve yoğunluğunun artırılması
Uygulama YöntemiLokal anestezi altında, eksik kemik bölgesine otogreft (hastadan alınan), allogreft (insandan), ksenogreft (hayvandan) veya sentetik kemik materyalleri yerleştirilmesi
EndikasyonlarDiş implantı öncesi yetersiz kemik yüksekliği/kalınlığı, kist veya tümör sonrası kemik kaybı, travmatik kemik defekti, periodontal kemik kaybı
KontrendikasyonlarAktif enfeksiyon, kontrolsüz sistemik hastalıklar, ciddi kanama bozuklukları
HazırlıkKlinik ve radyografik değerlendirme (panoramik röntgen, dental BT), sistemik durumun değerlendirilmesi, ağız hijyeninin sağlanması
Uygulama Süresiİşlemin kapsamına göre genellikle 30-90 dakika
AnesteziLokal anestezi (gerekirse sedasyon veya genel anestezi)
KomplikasyonlarEnfeksiyon, greft kaybı, şişlik, ağrı, kanama, dikiş açılması, nadiren sinir hasarı
İyileşme SüresiOrtalama 1-2 hafta; kemik greftinin tam olgunlaşması 3-6 ay sürebilir
Dikkat Edileceklerİşlem sonrası ağız hijyenine dikkat edilmeli, reçeteye uygun ilaçlar düzenli kullanılmalı, ilk gün aşırı fiziksel aktiviteden kaçınılmalı
Kontrol7-10 gün sonra ilk kontrol ve dikiş alınması; ardından greftin olgunlaşma sürecinde periyodik kontroller

Yazı İçeriği

Diş hekimliğinde kemik grefti uygulamaları nedir ve neden gereklidir?

Kemik grefti uygulamalarını en basit haliyle, çene kemiğinizde eksik olan bir bölgeyi “doldurmak” ve o bölgede yeniden kemik oluşumunu tetiklemek olarak düşünebilirsiniz. Bu işlem diş hekimliğinde başarılı ve uzun ömürlü sonuçlar elde etmemizin temel taşlarından biridir. Peki, bu işleme neden ihtiyaç duyarız?

Bir dişinizi kaybettiğinizde, o dişin kökünün çene kemiği içinde yarattığı doğal uyarım ortadan kalkar. Vücudumuz “kullanılmayan organ körelir” prensibiyle çalıştığı için, o bölgedeki kemik dokusu zamanla erimeye ve hacim kaybetmeye başlar. Bu erime, hem dikey (yükseklik) hem de yatay (genişlik) yönde olabilir. Bu durum sadece bir boşluk yaratmakla kalmaz, aynı zamanda bir dizi sorunu da beraberinde getirir.

Örneğin erimiş bir kemik üzerine dental implant yerleştirmek, çürük bir zemine fidan dikmeye benzer; fidanın tutunması ve büyümesi mümkün olmaz. İmplantın çene kemiğine sağlam bir şekilde kaynaması (osseointegrasyon) için yeterli kemik hacmi mutlak bir zorunluluktur. Ayrıca ilerlemiş kemik kaybı, komşu dişlerin desteklerini yitirerek sallanmasına, yüzün alt kısmında çökük bir görünüme ve olduğunuzdan daha yaşlı görünmenize neden olabilir.

İşte kemik greftleme, bu olumsuz gidişatı durduran ve tersine çeviren tek çözümdür. Eksik bölgeye yerleştirilen greft materyali, vücudun kendi kemik yapıcı hücreleri için bir tür “inşaat iskelesi” görevi görür. Bu iskeleye tutunan hücreler, zamanla o bölgede tamamen yeni, canlı ve size ait bir kemik dokusu oluşturur. Bu sayede hem implant gibi tedavilerin önü açılır hem de yüz estetiğiniz korunmuş olur.

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Başarılı kemik grefti uygulamaları hangi biyolojik prensiplere dayanır?

Kemik greftlemenin adeta bir “sihir” gibi çalışmasının ardında, vücudun muazzam yenilenme kapasitesini harekete geçiren biyolojik prensipler yatar. Kullandığımız greft materyallerinin başarısı, bu prensiplerden bir veya birkaçını ne kadar iyi yerine getirdiğine bağlıdır. Bu temel prensipler şunlardır:

  • Osteokondüksiyon (Yol Gösterme)
  • Osteoindüksiyon (Teşvik Etme)
  • Osteogenez (Doğrudan Kemik Oluşturma)
  • Osteopromosyon (Etkiyi Güçlendirme)

Osteokondüksiyon, bir greft materyalinin sahip olması gereken en temel özelliktir. Bu özellikte greft, pasif bir iskele veya yapısal bir çerçeve görevi görür. Vücudun kendi kemik yapıcı hücreleri, bu iskelenin üzerine doğru ilerleyerek yeni kemik dokusunu oluşturur.

Osteoindüksiyon ise daha aktif ve güçlü bir süreçtir. Bu özelliğe sahip bir materyal, bölgedeki kök hücrelerini uyararak onların kemik yapıcı hücrelere dönüşmesini tetikler. Yani sadece var olan hücrelere yol göstermekle kalmaz, aynı zamanda bölgede yeni “kemik fabrikalarının” kurulmasını teşvik eder.

Osteogenez, kemik yenilenmesinde ulaşılabilecek en üst düzey özelliktir. Bu durumda greft materyalinin kendisi, yeni kemik oluşumuna doğrudan katılan canlı kemik yapıcı hücreler içerir. Bu “altın standart” özellik, yalnızca hastanın kendi vücudundan alınan otogreftlerde bulunur.

Osteopromosyon ise daha nadir bir özelliktir ve bir materyalin, başka bir malzemenin kemik oluşturma etkisini artırması anlamına gelir. Bu prensipler hiyerarşisi, her hastanın ihtiyacına en uygun tedavi planını oluşturmamızı sağlar.

Diş hekimliğindeki kemik grefti uygulamaları için hangi materyal türleri kullanılır?

Tedavinizde kullanılacak kemik grefti materyalini seçerken, durumunuzun özel ihtiyaçlarına göre en uygun olanı belirleriz. Dört ana greft kaynağı bulunmaktadır:

  • Otogreft (Hastanın Kendi Vücudundan)
  • Allogreft (Başka Bir İnsan Donörden)
  • Ksenogreft (Hayvan Kaynaklı)
  • Alloplast (Sentetik, Laboratuvar Üretimi)

Otogreft, hastanın kendi vücudundan (genellikle çene, kalça veya kaval kemiği) alınan kemik dokusudur. Canlı hücreler içerdiği için biyolojik olarak en üstün seçenektir.

Allogreft, lisanslı doku bankalarından temin edilen, insan kaynaklı kemik dokusudur. İkinci bir cerrahi gerektirmemesi büyük bir avantajdır ve hastalık bulaşma riskini ortadan kaldırmak için çok sıkı işlemlerden geçirilir.

Ksenogreft, genellikle sığır veya domuz gibi hayvanlardan elde edilir. Tüm organik bileşenleri uzaklaştırılarak geriye sadece insan kemiğine çok benzer bir mineral iskele bırakılır. Yavaş emilmesi sayesinde uzun süreli hacim desteği sağlar.

Alloplast ise tamamen laboratuvarda üretilen sentetik malzemelerdir. Genellikle kemiğin ana mineral yapısını taklit eden biyouyumlu bileşiklerden oluşurlar ve hastalık bulaşma riskini tamamen ortadan kaldırırlar.

Otogreftler ‘altın standart’ olarak neden kemik grefti uygulamaları arasında öne çıkar?

Otogreftlerin “altın standart” olarak kabul edilmesinin sebebi, vücudun kendi dokusu olması ve kemik oluşturmak için gerekli olan üç temel biyolojik prensibi de (osteogenez, osteoindüksiyon, osteokondüksiyon) bünyesinde barındırmasıdır. Bu onu biyolojik olarak en uyumlu ve en etkili seçenek yapar.

Başlıca avantajları:

  • Vücut tarafından reddedilme riskinin sıfır olması
  • Canlı kemik hücreleri içerdiği için en hızlı ve öngörülebilir iyileşmeyi sağlaması
  • Enfeksiyon riskinin diğer greftlere göre daha düşük olması
  • Özellikle büyük ve karmaşık kemik kayıplarında en güvenilir sonucu vermesi

Ancak bu altın standardın bazı dezavantajları da vardır:

  • Kemiği almak için ikinci bir cerrahi operasyon gerektirmesi
  • Donör bölgede ek ağrı, yara izi ve enfeksiyon riski taşıması
  • Ameliyat süresini uzatması ve maliyeti artırması
  • Alınabilecek kemik miktarının sınırlı olması

Hangi durumlarda alternatif materyallerle kemik grefti uygulamaları yapılır?

Modern diş hekimliğinde, hastalarımızın konforunu ve tedavi sürecinin pratikliğini ön planda tutarız. Allogreft, ksenogreft ve alloplastik greftler, otogreftlerin gerektirdiği ikinci ameliyat gibi zorlukları ortadan kaldıran harika alternatiflerdir. Bu “kullanıma hazır” greftler, özellikle rutin ve orta büyüklükteki kemik onarımlarında sıklıkla tercih edilir.

Bu materyalleri tercih etmemizin başlıca nedenleri:

  • İkinci bir cerrahi alana ihtiyaç duyulmaması
  • Hastanın daha az ağrı ve rahatsızlık yaşaması
  • Ameliyat süresinin daha kısa olması
  • İstenilen miktarda greft materyaline kolayca ulaşılabilmesi
  • Toplam tedavi maliyetinin genellikle daha düşük olması

Bu greftler, özellikle mükemmel birer osteokondüktif (iskele) görevi görerek vücudun kendi hücrelerinin yeni kemik yapmasını sağlar. Özellikle yavaş emilen ksenogreftler, aylar sonra yerleştirilecek implantlar için uzun süreli ve stabil bir temel oluşturarak büyük bir avantaj sunar. Bu pratik ve güvenilir çözümler kemik greftleme prosedürlerini çok daha fazla hasta için erişilebilir kılmıştır.

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Diş implantı tedavisinde kemik grefti uygulamaları neden bu kadar önemlidir?

Dental implantlar, eksik dişlerin yerine konmasında günümüzün en başarılı ve doğal çözümleridir. Ancak bir implantın başarısı, tamamen çene kemiğiyle ne kadar sıkı bir şekilde bütünleştiğine (osseointegrasyon) bağlıdır. İmplant, adeta vidalandığı kemikle tek bir parça haline gelmelidir ki çiğnemenin yarattığı büyük kuvvetlere dayanabilsin.

Eğer implantın yerleştirileceği bölgede yeterli kemik yoksa, bu bütünleşme gerçekleşemez. İmplantı yetersiz bir kemiğe yerleştirmek, onu sadece yumuşak dokuya tutturmak gibi olur ki bu da tedavinin kısa sürede başarısız olmasına yol açar. Kemik greftleme, implant için gerekli olan bu sağlam temeli, yani yeterli kemik yüksekliğini ve genişliğini yeniden oluşturarak tedavinin başarı şansını en üst düzeye çıkarır. Bu nedenle birçok vakada kemik greftleme, implant tedavisinin “isteğe bağlı” bir parçası değil “zorunlu” bir ön koşuludur.

İmplant için kemik greftleme gerektiren yaygın durumlar:

  • Dişin yıllar önce çekilmiş olması ve kemiğin erimiş olması
  • İlerlemiş diş eti hastalığı nedeniyle kemiğin yıkıma uğraması
  • Travma veya kaza sonucu kemikte kayıp oluşması
  • Doğuştan gelen anatomik olarak ince veya yetersiz kemik yapısı
  • Üst çenede sinüs boşluklarının aşağıya doğru sarkmış olması

Diş çekimi sonrası ‘soket koruma’ amaçlı kemik grefti uygulamaları ne işe yarar?

“Soket koruma”, diş çekimiyle aynı seansta, boşalan diş yuvasına (soket) kemik grefti yerleştirme işlemidir. Bu geleceğe yönelik yapılan oldukça akıllıca ve koruyucu bir yaklaşımdır. Bir diş çekildiğinde, o bölgedeki kemik doğal olarak bir çökme ve erime sürecine girer. Bu durum sadece birkaç ay içinde bile, gelecekte yapılacak bir implant için yeterli kemiğin kalmamasına neden olabilir.

Soket koruma, bu doğal erime sürecini en aza indirerek mevcut kemik hacmini muhafaza eder. Bu basit işlem sizi gelecekte daha büyük, daha karmaşık ve daha maliyetli bir kemik greftleme ameliyatından kurtarır. Aslında bu gelecekteki implantınız için en ideal zemini hazırlayan bir tür “rezervasyon” işlemidir.

Soket korumanın sağladığı faydalar:

  • Çekim sonrası kemik çökmesini ve erimesini engeller.
  • Mevcut kemik yüksekliğini ve genişliğini korur.
  • Gelecekteki implant yerleşimini kolaylaştırır ve daha başarılı kılar.
  • Diş eti ve kemik estetiğinin korunmasına yardımcı olur.
  • Daha büyük bir cerrahi operasyon ihtiyacını ortadan kaldırır.

Üst çenedeki sinüs sarkması için sinüs lifting ile kemik grefti uygulamaları nasıl yapılır?

Üst çenemizin arka bölgesinde, azı dişlerimizin köklerinin hemen üzerinde “maksiller sinüs” adı verilen anatomik, hava dolu boşluklar bulunur. Üst azı dişleri kaybedildiğinde, bu sinüs boşlukları yer çekiminin de etkisiyle aşağı doğru genişler ve sarkar. Bu durum implant yerleştirmek için gerekli olan dikey kemik mesafesini ciddi şekilde azaltır. İşte bu sorunu çözmek için “sinüs lifting” veya “sinüs yükseltme” adı verilen özel bir kemik greftleme prosedürü uygularız.

Bu işlem sırasında, sinüsün içini döşeyen ince zar (membran) hassas aletlerle nazikçe yukarı doğru itilir. Bu sayede sinüs tabanı ile bu zar arasında bir boşluk yaratılır. İşte bu yeni oluşturulan boşluk, kemik grefti materyali ile doldurulur. Zamanla bu greft, kendi kemiğinizle bütünleşerek implantları güvenle taşıyacak sağlam ve yüksek bir temel oluşturur.

Sinüs lifting operasyonunun temel adımları şunlardır:

  • Bölgenin lokal anestezi ile tamamen uyuşturulması
  • Diş etinde küçük bir cerrahi kesi yapılması
  • Çene kemiğinin yan duvarında dikkatlice küçük bir pencere açılması
  • Bu pencereden girilerek sinüs zarının hassasça yukarıya kaldırılması
  • Zar ile kemik tabanı arasına kemik greftinin yerleştirilmesi
  • Greftin üzerinin koruyucu bir membranla kapatılması
  • Diş etinin dikişlerle kapatılması.

Diş eti hastalığının (periodontitis) tedavisinde kemik grefti uygulamaları bir çözüm müdür?

Kesinlikle evet. İlerlemiş diş eti hastalığı (periodontitis), sadece diş etlerini değil dişleri destekleyen çene kemiğini de eriten kronik bir enfeksiyondur. Bakteriler ve vücudun bunlara verdiği iltihabi yanıt, diş köklerinin etrafındaki kemik desteğini adeta yok eder. Bu destek azaldıkça dişler sallanmaya başlar ve tedavi edilmezse sonunda kaybedilir.

Bu noktada kemik greftleme, sadece eksik dişleri yerine koymak için değil aynı zamanda mevcut doğal dişleri kurtarmak için bir “kurtarma operasyonu” olarak devreye girer. Periodontal cerrahi sırasında, enfekte dokular temizlendikten sonra, kemiğin eridiği ve diş kökünün etrafında “cep” adı verilen kusurların oluştuğu bölgelere kemik grefti materyali yerleştirilir.

Periodontal tedavide kemik greftlemenin hedefleri:

  • Kaybedilen kemik desteğini yeniden oluşturmak
  • Dişlerin sallanmasını azaltarak stabilitelerini artırmak
  • Mevcut doğal dişleri mümkün olduğunca uzun süre ağızda tutmak
  • Hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve kontrol altına almak

Kemik grefti uygulamaları sonrası iyileşmeyi desteklemek için neler yapılmalıdır?

Başarılı bir kemik greftleme operasyonunun ardından, iyileşme sürecinin sorunsuz geçmesi büyük ölçüde sizin ameliyat sonrası talimatlara ne kadar özenle uyduğunuza bağlıdır. Bu süreçte dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar vardır.

Ameliyat Sonrası Yapılması Gerekenler:

  • Reçete edilen ağrı kesici ve antibiyotikleri belirtilen şekilde düzenli olarak kullanın.
  • İlk 24-48 saat boyunca, operasyon bölgesine yüzünüzün dışından bir havluya sarılı buz torbasıyla aralıklı olarak (20 dakika tut, 20 dakika ara ver) soğuk kompres yapın.
  • İlk birkaç gün dinlenin ve uyurken başınızın altına fazladan bir yastık koyarak başınızı yüksekte tutun.
  • Bol bol su ve serin içecekler tüketin.

Ameliyat Sonrası Uzak Durulması Gerekenler:

  • Sigara ve diğer tütün ürünleri (iyileşmenin en büyük düşmanıdır).
  • Pipetle bir şeyler içmek (oluşturduğu vakum pıhtıyı yerinden oynatabilir).
  • Kuvvetli bir şekilde tükürmek veya ağzı çalkalamak.
  • Ameliyat bölgesini dilinizle veya parmağınızla kurcalamak.
  • İlk birkaç gün ağır kaldırmak veya yorucu sporlar yapmak.
  • Alkol tüketimi.

Beslenme Tavsiyeleri:

İlk birkaç gün yumuşak ve serin gıdalarla beslenmek, bölgenin tahriş olmasını önler. Tüketebileceğiniz bazı gıdalar:

  • Yoğurt
  • Puding
  • Dondurma
  • Muhallebi
  • Ilık (sıcak olmayan) ve tanesiz çorbalar
  • Meyve püreleri
  • Smoothie’ler (pipetsiz)

Bu süreçte kaçınmanız gereken yiyecek ve içecekler:

  • Sıcak çorba, kahve, çay gibi sıcak sıvılar
  • Cips, kuruyemiş, galeta gibi sert ve batıcı yiyecekler
  • Pilav, bulgur gibi küçük taneli ve aralara kaçabilecek gıdalar
  • Acı, baharatlı ve çok ekşi yiyecekler
  • Asitli içecekler

Günümüzde yapılan kemik grefti uygulamaları ne kadar başarılıdır?

Kemik greftleme, modern diş hekimliğinin en güvenilir ve başarılı prosedürlerinden biridir. Doğru planlama, uygun teknik ve iyi bir hasta bakımı ile başarı oranları genellikle %95’in üzerindedir. Bu yüksek başarı, hem teknolojinin ilerlemesi hem de prosedürün arkasındaki biyolojik prensiplerin çok iyi anlaşılmış olmasından kaynaklanmaktadır.

Ancak her tedavide olduğu gibi, başarıyı etkileyen bazı önemli faktörler vardır. Tedavinin nihai sonucunu belirleyen bu faktörleri bilmek, beklentileri doğru yönetmek açısından önemlidir.

Başarıyı etkileyen temel faktörler:

  • Hastanın Genel Sağlığı: Kontrol altında olmayan diyabet veya bağışıklık sistemini etkileyen bazı hastalıklar, vücudun iyileşme kapasitesini düşürebilir.
  • Sigara Kullanımı: Sigara, kan damarlarını daraltarak operasyon bölgesine giden kan akışını ciddi şekilde azaltır. Bu durum greftin beslenmesini ve kemikleşmesini engelleyerek başarısızlık riskini önemli ölçüde artırır.
  • Ağız Hijyeni: Hem ameliyat öncesinde hem de sonrasında ağız hijyeninin iyi olması, enfeksiyon riskini en aza indirir.
  • Cerrahın Deneyimi: Prosedürü gerçekleştiren hekimin bilgi, tecrübe ve tekniği, sonucun kalitesini doğrudan etkiler.
  • Ameliyat Sonrası Bakım: Hastanın, hekim tarafından verilen talimatlara (ilaç kullanımı, diyet, kontrol randevuları) harfiyen uyması, sorunsuz bir iyileşme için kritik öneme sahiptir.

Bu faktörlere dikkat edildiğinde, kemik greftleme uygulamaları son derece öngörülebilir ve başarılı sonuçlar veren bir tedavi yöntemidir.

PRF gibi modern teknikler kemik grefti uygulamaları sürecini nasıl iyileştirir?

PRF (Trombositten Zengin Fibrin), son yıllarda kemik greftleme alanında heyecan verici gelişmelerden biridir. Bu yöntem vücudun kendi iyileşme potansiyelini kullanarak tedavi sürecini hızlandıran ve daha konforlu hale getiren tamamen doğal bir yaklaşımdır.

PRF, işlemden hemen önce hastanın kendisinden alınan çok az miktarda kanın (bir tüp kan kadar) özel bir santrifüj cihazında işlenmesiyle elde edilir. Bu işlem sonucunda, kanın iyileşmeden sorumlu olan hücreleri (trombositler, lökositler) ve büyüme faktörleri, jel benzeri bir fibrin pıhtısı içinde yoğunlaştırılır. Elde edilen bu doğal ve biyolojik olarak aktif materyal, kemik grefti ile karıştırılarak veya tek başına bölgeye uygulanır.

PRF kullanmanın sağladığı başlıca faydalar şunlardır:

  • Daha Hızlı İyileşme: İçerdiği yoğun büyüme faktörleri, bölgedeki kemik ve yumuşak doku iyileşmesini ciddi şekilde hızlandırır.
  • Azalan Ağrı ve Şişlik: Vücudun doğal iyileşme tepkisini düzenlediği için ameliyat sonrası rahatsızlıkları önemli ölçüde azaltır.
  • Düşük Enfeksiyon Riski: İçerdiği akyuvarlar (lökositler) sayesinde bölgenin enfeksiyonlara karşı direncini artırır.
  • Tamamen Doğal ve Güvenli Olması: Hastanın kendi kanından elde edildiği için herhangi bir alerjik reaksiyon veya hastalık bulaşma riski taşımaz.

Adana’da Diş Kemiği Grefti Uygulaması Fiyatları Ne Kadar?

Diş Kemiği Grefti Uygulaması tedavinin yapılacağı kliniğe, hastanın durumuna göre değişmektedir.

Diş Kemiği Grefti Uygulaması Yaptıranların Yorumları

Diş Hekimi Yaşar Çınar Nar'ın hasta yorumları için Google Maps'e göz atabilirsiniz.

Adana'da Diş Kemiği Grefti Uygulaması Yapan Doktorlar & Diş Hastaneleri

Adana'da Diş Kemiği Grefti Uygulaması uygun alt yapıya sahip diş hastaneleri veya kliniklerde, diş hekimleri tarafından yapılır.

Sıkça Sorulan Sorular

Kemik grefti, çene kemiğinde eksik veya zayıf olan alanları güçlendirmek ve kemik hacmini artırmak için kullanılan biyolojik veya sentetik kemik ekleme işlemidir.

Diş kaybı sonrası kemik erimesi olan, implant yapılacak bölgede yeterli kemik olmayan veya travma sonrası kemik kaybı yaşayan hastalarda uygulanır.

Otokort (kişinin kendi kemiği), allogreft (başka bir insandan), xenogreft (hayvan kaynaklı) ve sentetik greftler en sık kullanılan kemik grefti türleridir.

Lokal anestezi altında çene kemiğinde uygun alana greft materyali yerleştirilir ve bölge kapatılır. Gerekirse sabitlenir ve iyileşme süreci başlatılır.

İşlem sırasında lokal anestezi sayesinde ağrı hissedilmez. Sonrasında hafif ağrı ve şişlik olabilir; bu durum genellikle reçete edilen ilaçlarla kontrol edilir.

İlk hafta hafif şişlik ve rahatsızlık olabilir. Greftin kemiğe tamamen entegre olması 3-6 ay sürebilir.

Nadir de olsa greft materyali vücut tarafından reddedilebilir veya iyileşme yavaş olabilir. Bu gibi durumlarda ek tedaviler gerekebilir.

Genellikle greft uygulamasından sonra 3-6 ay iyileşme beklenir. Kemik yeterince güçlendiğinde implant yerleştirilebilir.

Fiyatlar, kullanılacak greft tipine, bölgenin genişliğine ve kliniğe göre değişiklik gösterir. Net bilgi için diş hekiminize danışmalısınız.

Operasyon sonrası ağız hijyenine dikkat edilmeli, hekimin önerdiği ilaçlar düzenli kullanılmalı ve sıcak-soğuk yiyeceklerden kaçınılmalıdır.