Adana’da gingivitis yani basit diş eti iltihabı tedavisi yapan diş hekimlerinden olan Yaşar Çınar Nar, diş eti sağlığını korumak ve ilerleyebilecek sorunları önlemek için etkili yöntemler uygular. Gingivitis, diş etlerinde kızarıklık, şişlik ve kanamaya yol açan, genellikle plak birikimi nedeniyle gelişen bir iltihap durumudur. Erken dönemde tedavi edilmezse periodontitis gibi daha ciddi hastalıklara ilerleyebilir.

Tedavide öncelikle diş yüzeylerinde ve diş eti hattında biriken plak ve tartar temizlenir. Profesyonel diş taşı temizliği ile diş etleri sağlıklı hale getirilir. Hastaya doğru fırçalama ve diş ipi kullanma teknikleri öğretilir, böylece bakteriyel plağın yeniden oluşması engellenir. Düzenli kontroller ile tedavi süreci yakından takip edilir.

Gingivitis tedavisi sonrası süreçte diş etlerindeki iltihap belirtileri hızla azalır. Hastalar genellikle birkaç gün içinde daha sağlıklı ve pembe görünüme sahip diş etlerine kavuşur. Ancak kalıcı iyileşme için düzenli ağız bakımına devam edilmesi ve hekim tavsiyelerine uyulması gerekir.

İşlemin AmacıDiş eti iltihabının giderilmesi, diş eti sağlığının tekrar sağlanması
Uygulama YöntemiProfesyonel diş taşı temizliği, ağız hijyeni eğitimi, antiseptik gargaralar ve evde etkin diş fırçalama
EndikasyonlarDiş eti kanaması, şişlik, kızarıklık, hassasiyet, ağızda kötü koku, diş taşının varlığı
KontrendikasyonlarNadir; ancak ciddi sistemik hastalıkların akut dönemleri veya ağız içi aktif enfeksiyonlarda erteleme
HazırlıkKlinik muayene, diş taşı birikiminin ve diş eti durumunun değerlendirilmesi
Uygulama SüresiGenellikle tek seans; 20-40 dakika
AnesteziÇoğu zaman gerekmez; hassasiyet durumunda lokal anestezi uygulanabilir
Komplikasyonlarİşlem sonrası hafif hassasiyet veya diş eti kanaması, nadiren enfeksiyon
İyileşme Süresi1-2 gün; iyi ağız bakımı ile hızlı iyileşme görülür
Dikkat EdileceklerDüzenli ve doğru diş fırçalama, diş ipi kullanımı, antiseptik gargara önerilebilir, ağız hijyeni sürdürülmeli
Kontrol1-2 hafta sonra diş hekimi kontrolü; ardından rutin ağız ve diş sağlığı kontrolleri

Yazı İçeriği

Sağlıklı Diş Etleri ile Gingivitis Arasındaki Farkı Nasıl Anlayabilirim?

Sağlıklı diş etleri ile iltihaplı diş etleri arasındaki farkı anlamak, erken müdahale için ilk adımdır. Sağlıklı diş etleri genellikle soluk pembe renktedir, dişleri sıkıca sarar ve fırçalama sırasında kanamaz. Dokusu sıkı ve esnektir.

Gingivitis varlığında ise diş etlerinin görünümü ve hissi belirgin şekilde değişir. Vücudunuz size bir şeylerin yolunda gitmediğini anlatmaya çalışır. Gingivitis’in en yaygın belirtileri şunlardır:

  • Diş etlerinde parlak kırmızı veya morumsu bir renk
  • Diş etlerinde belirgin şişlik veya kabarıklık
  • Dokunmaya veya fırçalamaya karşı hassasiyet
  • Diş fırçalarken veya diş ipi kullanırken kolayca kanama
  • Bazen sert bir elma yerken bile kanama görülmesi
  • Sürekli veya tekrarlayan kötü ağız kokusu
  • Ağızda geçmeyen metalik veya kötü bir tat

Bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, bu durum diş eti çizginizde biriken bakterilere karşı vücudunuzun bir savunma savaşı verdiğinin işaretidir.

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Gingivitis Ne Kadar Yaygındır ve Kimler Daha Fazla Risk Altındadır?

Gingivitis, belki de tahmin ettiğinizden çok daha yaygın bir durumdur. Yetişkin nüfusun önemli bir kısmını hayatlarının bir döneminde etkiler. Ancak bazı durumlar ve alışkanlıklar, bir kişinin gingivitis geliştirme olasılığını önemli ölçüde artırabilir. Ağız hijyenine dikkat etmeyen herkes risk altında olsa da bazı gruplar daha savunmasızdır. Gingivitis için en yüksek risk altındaki kişiler:

  • Sigara veya diğer tütün ürünlerini kullananlar
  • Diyabet (şeker hastalığı) olanlar
  • Hamilelik, ergenlik veya menopoz gibi hormonal değişimler yaşayan kadınlar
  • Ailesinde diş eti hastalığı öyküsü bulunanlar (genetik yatkınlık)
  • Bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıkları olanlar (HIV, lösemi vb.) veya kanser tedavisi görenler
  • Ağız kuruluğuna neden olan bazı ilaçları kullananlar (tansiyon, depresyon ilaçları gibi)
  • Temizlenmesi zor, çapraşık dişlere sahip olanlar
  • Yetersiz ve dengesiz beslenenler (özellikle C vitamini eksikliği)

Gingivitis’in Ana Sebebi Olan Plak ve Tartar Nasıl Oluşur?

Gingivitis’in temel suçlusu, dişlerimizin üzerinde sürekli olarak oluşan yapışkan ve renksiz bir bakteri tabakası olan bakteri plağıdır. Bu süreci daha iyi anlamak için şöyle bir benzetme yapabiliriz: Mutfak tezgahınızın üzerine şekerli bir içecek döküldüğünde, kısa sürede yapış yapış bir tabaka oluşur. Ağzımızdaki durum da buna benzer. Şekerli ve nişastalı yiyecekleri tükettiğimizde, ağzımızdaki milyonlarca bakteri bu artıkları kullanarak çoğalır ve diş yüzeylerine yapışan bu plağı oluşturur.

Plak, her gün düzenli ve doğru bir şekilde fırçalama ve diş ipi kullanımıyla temizlenmezse, ağzımızdaki tükürükten mineralleri toplayarak sertleşir. İşte bu sertleşmiş plağa tartar veya diş taşı diyoruz. Tartar, adeta bakteriler için korunaklı bir kale gibidir. Yüzeyi pürüzlü olduğu için daha fazla plağın yapışmasına neden olur ve diş eti çizgisini sürekli olarak tahriş eder.

Tartarın en önemli özelliği, evde uygulanan fırçalama veya diğer yöntemlerle temizlenememesidir. Tartar bir kez oluştuğunda, onu sadece bir diş hekimi veya diş hijyenisti özel aletler kullanarak temizleyebilir. Bu nedenle düzenli diş hekimi kontrolleri, bu inatçı birikintilerin ortadan kaldırılması için vazgeçilmezdir.

Kötü Ağız Hijyeninin Ötesinde Gingivitis Riskini Neler Artırır?

Her ne kadar gingivitis’in birincil nedeni plak birikimi olsa da bazı faktörler vücudun bu plağa verdiği tepkiyi şiddetlendirerek riski artırır. Yani aynı miktarda plağa sahip iki kişiden birinde hafif bir gingivitis görülürken, diğerinde çok daha şiddetli bir tablo ortaya çıkabilir. Bu durumu etkileyen başlıca risk faktörleri bulunmaktadır.

  • Sigara Kullanımı: Sigara, diş eti hastalığı için en önemli risk faktörlerinden biridir. Sigara içmek, diş etlerinin kan damarlarını daraltarak iyileşme kapasitesini azaltır ve bağışıklık sistemini baskılayarak vücudun enfeksiyonla savaşmasını zorlaştırır.
  • Genetik Yatkınlık: Ailenizde diş eti hastalığı yaygınsa, sizin de bu duruma genetik olarak daha yatkın olma ihtimaliniz yüksektir. Bu daha özenli bir ağız bakımı yapmanız gerektiği anlamına gelir.
  • Sistemik Hastalıklar: Vücudun genel sağlığını etkileyen durumlar ağız sağlığını da doğrudan etkiler. Bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar (HIV/AIDS, lösemi gibi) veya kontrol altında olmayan diyabet, gingivitis riskini önemli ölçüde artırır.
  • İlaç Kullanımı: Bazı ilaçların yan etkisi olarak diş etlerinde büyüme veya ağız kuruluğu görülebilir. Tükürük, ağzımızı temizleyen doğal bir savunma mekanizmasıdır. Ağız kuruluğu, plağın daha kolay birikmesine zemin hazırlar.
  • Hatalı Diş Restorasyonları: Diş etine baskı yapan, kenarları taşkın veya uyumu bozuk eski dolgular, kaplamalar ve köprüler, plak birikimi için ideal alanlar oluşturur. Bu “plak tuzakları”, o bölgede sürekli bir iltihaba neden olur.
  • Stres: Yoğun ve kronik stres, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak enfeksiyonlara, dolayısıyla gingivitis’e karşı daha savunmasız hale getirebilir.

Hormonal Dalgalanmalar Gingivitis Riskini Nasıl Etkiler?

Özellikle kadınların hayat döngüsündeki belirli dönemlerde yaşanan hormonal değişimler, diş etlerini çok daha hassas hale getirebilir. Östrojen ve progesteron gibi hormonlar, diş eti dokularına giden kan akışını artırır ve vücudun bakteri plağına karşı verdiği iltihabi yanıtı abartır. Bu durum az miktarda plak varlığında bile diş etlerinin daha kolay şişmesine ve kanamasına neden olur. Bu hormonal etkilerin belirgin olduğu dönemler şunlardır:

  • Ergenlik dönemi
  • Adet döngüsünün belirli zamanları
  • Hamilelik
  • Menopoz
  • Doğum kontrol hapı kullanımı

Özellikle “hamilelik gingivitisi” oldukça yaygındır. Hamilelik sırasında hormon seviyelerindeki dramatik artış, diş etlerini o kadar hassaslaştırır ki normalde sorun yaratmayacak küçük bir plak birikimi bile belirgin kanama ve şişliğe yol açabilir. Bu hamilelik döneminde ağız hijyenine ekstra özen gösterilmesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyar.

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Diyabet ve Gingivitis Arasındaki İki Yönlü İlişki Nedir?

Diyabet ve diş eti hastalığı arasında “iki yönlü bir cadde” olarak tanımlanan çok güçlü ve karmaşık bir ilişki vardır. Bu her bir durumun diğerini olumsuz etkilediği anlamına gelir.

Diyabet Gingivitis Riskini Nasıl Artırır?

Diyabetli bireyler, genel olarak enfeksiyonlara daha yatkındır ve diş eti hastalığı da bir istisna değildir. Özellikle kan şekeri seviyeleri iyi kontrol edilemeyen diyabet hastalarında bu risk katlanarak artar. Yüksek kan şekeri seviyeleri, vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatır, iltihabi yanıtı şiddetlendirir ve doku iyileşmesini yavaşlatır. Bu da gingivitis’in daha kolay gelişmesine ve hızla daha ciddi bir form olan periodontitise ilerlemesine neden olur.

Gingivitis Diyabet Kontrolünü Nasıl Zorlaştırır?

İlişkinin diğer yönü de bir o kadar önemlidir. Diş etlerindeki kronik iltihap (gingivitis ve periodontitis), vücutta genel bir iltihaplanma yükü oluşturur. Bu sistemik iltihap, vücudun insüline karşı direncini artırabilir. Sonuç olarak kan şekeri seviyelerini kontrol altında tutmak daha da zorlaşır. Diyabetli bir hasta, diyetine ve ilaçlarına ne kadar dikkat ederse etsin, tedavi edilmemiş bir diş eti hastalığı varsa kan şekerini dengelemekte zorlanabilir.

Bu ilişkinin en olumlu tarafı ise, diş eti hastalığının tedavi edilmesinin kan şekeri kontrolü üzerinde olumlu bir etki yaratabilmesidir. Yapılan çalışmalar profesyonel periodontal tedavinin, diyabet hastalarında kan şekeri göstergesi olan HbA1c seviyelerinde düşüş sağlayabildiğini göstermektedir. Bu diyabet yönetiminin ayrılmaz bir parçasının da düzenli diş hekimi kontrolü ve sağlıklı diş etleri olduğunu kanıtlamaktadır.

Bir Diş Hekimi Muayenesinde Gingivitis Nasıl Teşhis Edilir?

Gingivitis teşhisi, sadece gözle bakmaktan çok daha fazlasını içeren detaylı bir muayene sürecidir. Bir diş hekimi ziyaretinde, gingivitis varlığını ve şiddetini belirlemek için birkaç adım izlenir. Bu süreç sizin göremediğiniz veya hissedemediğiniz sorunları ortaya çıkarmak için tasarlanmıştır.

Bir diş hekimi muayenesinde gingivitis teşhisi için uygulanan adımlar:

  • Tıbbi ve Diş Geçmişinizin Konuşulması: Öncelikle genel sağlık durumunuz, kullandığınız ilaçlar, alışkanlıklarınız (sigara gibi) ve şikayetleriniz hakkında konuşulur. Bu bilgiler risk faktörlerinizi anlamak için kritiktir.
  • Görsel Muayene: Diş hekiminiz veya diş hijyenistiniz, diş etlerinizi renk, şekil ve şişlik açısından dikkatlice inceler. Kızarıklık, parlaklık ve kabarıklık gibi iltihap belirtileri aranır. Ayrıca gözle görülür plak ve tartar birikintileri de değerlendirilir.
  • Periodontal Sondalama: Bu teşhisin en önemli adımıdır. “Periodontal sonda” adı verilen, ucu milimetrik olarak işaretlenmiş ince bir alet, diş ile diş eti arasındaki küçük boşluğa (sulkus) nazikçe yerleştirilir. Bu işlemle cep derinliği ölçülür.
  • Cep Derinliklerinin Değerlendirilmesi: Sağlıklı diş etlerinde bu cep derinliği 1-3 mm arasındadır. 4 mm veya daha derin ölçümler, gingivitis’in ilerlediğinin veya periodontitise dönüştüğünün bir işareti olabilir.
  • Sondalama Sırasında Kanama Kontrolü: Sonda ile yapılan ölçüm sırasında kanama olması, aktif bir iltihabın en net göstergelerinden biridir. Sağlıklı diş etleri sondalamada kanamaz.
  • Diş Röntgenleri (Gerekirse): Röntgenler, iltihabın diş etleriyle sınırlı kalıp kalmadığını veya dişleri destekleyen çene kemiğine ulaşıp ulaşmadığını gösterir. Kemik kaybı, hastalığın gingivitis aşamasından periodontitis aşamasına geçtiğinin kanıtıdır.

Tedavi Edilmeyen Gingivitis Nasıl Periodontitise Dönüşür?

Gingivitis’i bir alarm zili olarak düşünmek en doğrusudur. Eğer bu alarm susturulur ve sorun tedavi edilmezse süreç sessizce daha yıkıcı bir aşamaya ilerler: Periodontitis. Gingivitis geri döndürülebilirken, periodontitis kalıcı hasara neden olur. Bu geçiş, vücudun savunma mekanizmalarının kontrolden çıkmasıyla gerçekleşir.

Sürekli iltihap nedeniyle, diş etleri diş yüzeyinden ayrılmaya başlar ve aradaki normalde küçük olan boşluk (sulkus) derinleşir. Bu derinleşmiş boşluklara “periodontal cep” denir. Bu cepler, fırça ve diş ipinin ulaşamayacağı, bakteri ve tartar birikimi için mükemmel sığınaklardır. Enfeksiyon bu ceplerin içinde derinlere doğru ilerledikçe, vücudun bağışıklık sistemi daha agresif bir savaş başlatır. Ancak bu savaş sırasında, sadece bakteriler değil aynı zamanda dişleri yerinde tutan bağ dokuları ve çene kemiği de zarar görür. Vücut, enfeksiyonu yok etmeye çalışırken aslında kendi dokularını da yıkar. İşte bu kemik ve doku yıkımı, gingivitis ile periodontitis arasındaki temel farktır ve geri dönüşü olmayan bir noktadır.

Tedavi Edilmezse Gingivitis Hangi Geri Döndürülemez Sonuçlara Yol Açar?

Periodontitis bir kez başladığında, neden olduğu kemik ve doku kaybı kalıcıdır. Tedavinin amacı bu noktadan sonra hastalığın ilerlemesini durdurmak ve mevcut durumu korumaktır, kaybedileni geri getirmek değil. Periodontitisin yol açtığı geri döndürülemez sonuçlar şunlardır:

  • Kalıcı kemik kaybı
  • Diş eti çekilmesi ve diş köklerinin açığa çıkması
  • Dişlerde sallanma veya yer değiştirme
  • Dişler arasında boşlukların oluşması
  • Çiğneme sırasında ağrı veya rahatsızlık
  • Dişler ve diş etleri arasında iltihap (irin) birikmesi
  • Nihayetinde diş kaybı

Profesyonel Diş Temizliği Gingivitis Tedavisinde Neden Önemlidir?

Gingivitis tedavisinin temel taşı ve ilk adımı, profesyonel diş temizliğidir. Bu işlem sizin evde fırça veya diş ipiyle ulaşamadığınız ve temizleyemediğiniz tüm plak ve tartarın (diş taşının) diş yüzeylerinden uzaklaştırılmasını sağlar. Unutmayın gingivitis’in ana nedeni bakteri plağıdır ve bu plağın sertleşmiş hali olan tartar, iltihabın sürekli bir kaynağıdır.

Profesyonel diş temizliği, iltihabın nedenini ortadan kaldırarak diş etlerine iyileşme fırsatı verir. Diş yüzeyleri temizlenip pürüzsüzleştirildiğinde, bakterilerin yeniden tutunması zorlaşır. Erken evre gingivitis vakalarının çoğunda, sadece profesyonel bir diş temizliği ve ardından hastanın evde uygulayacağı doğru ve düzenli ağız bakımı, durumu tamamen tersine çevirmek için yeterlidir. Bu işlem adeta diş etleri için bir “reset” düğmesine basmak gibidir; temiz bir başlangıç sunar ve sağlıklı bir duruma geri dönmek için zemin hazırlar.

İlerlemiş Gingivitis İçin Derin Temizlik (Küretaj) Nasıl Yapılır?

Eğer gingivitis ilerlemişse ve diş ile diş eti arasında derin cepler oluşmuşsa, standart bir diş temizliği yeterli olmayabilir. Bu durumda “diş taşı temizliği ve kök yüzeyi düzleştirme” veya halk arasında bilinen adıyla “küretaj” adı verilen daha kapsamlı bir prosedür gerekir. Bu cerrahi olmayan bir derin temizlik işlemidir ve amacı, iltihabın kaynağı olan bakteri ve tartarı diş eti çizgisinin altından, yani ceplerin içinden temizlemektir.

İşlem iki ana adımdan oluşur:

  • Diş Taşı Temizliği (Scaling): Diş hekimi veya diş hijyenisti, özel el aletleri (küretler) ve/veya ultrasonik cihazlar kullanarak diş eti ceplerinin en dibine kadar ulaşır ve buradaki tüm plak ve tartarı dikkatlice kazıyarak temizler.
  • Kök Yüzeyi Düzleştirme (Root Planing): Tartar temizlendikten sonra, dişin kök yüzeyleri pürüzlü kalabilir. Bu pürüzlü yüzeyler, bakterilerin yeniden birikmesi için elverişlidir. Kök yüzeyi düzleştirme işlemi ile bu yüzeyler pürüzsüz hale getirilir. Bu diş etlerinin iyileşerek pürüzsüz kök yüzeyine yeniden sıkıca yapışmasına yardımcı olur ve ceplerin derinliğinin azalmasını sağlar.

Bu işlem genellikle lokal anestezi altında yapılır ve hastanın konforlu bir şekilde tedavi görmesini sağlar.

Gingivitis Tedavisinde Reçeteli Gargaralar Ne İşe Yarar?

Profesyonel temizlik sonrası, özellikle derin temizlik (küretaj) yapıldıysa, diş hekiminiz iyileşme sürecini desteklemek ve ağızdaki bakteri miktarını kontrol altına almak için size özel bir gargara reçete edebilir. Bu gargaralar içinde en sık kullanılanı, güçlü bir antiseptik olan Klorheksidin içerir. Klorheksidin, gingivitis’e neden olan bakterileri etkili bir şekilde öldürür ve yeni plak oluşumunu yavaşlatır.

Ancak bu tür reçeteli gargaraların birer sihirli değnek olmadığını ve uzun süreli kullanım için tasarlanmadığını bilmek önemlidir. Profesyonel temizliğin ve günlük fırçalama/diş ipi kullanımının yerini asla tutmazlar. Genellikle tedaviye ek olarak kısa bir süre (örneğin 1-2 hafta) için kullanılırlar. Uzun süreli kullanımlarının bazı yan etkileri olabilir:

  • Dişlerde ve dilde geçici kahverengi lekelenme
  • Tat alma duyusunda geçici değişiklikler
  • Tartar oluşumunda artış

Gingivitis’i Önlemek İçin Neler Yapabilirim?

Gingivitis’in en güzel yanı büyük ölçüde önlenebilir bir hastalık olmasıdır. Sağlıklı diş etlerini korumak, günlük rutininize ekleyeceğiniz birkaç basit ama etkili alışkanlığa bağlıdır. Bu sadece sizin kontrolünüzde olan bir süreçtir.

Etkili Bir Ağız Hijyeni Rutini Oluşturun

  • Doğru Fırçalama: Dişlerinizi günde en az iki kez, yumuşak kıllı bir diş fırçası ve florürlü bir diş macunu ile fırçalayın. Fırçanızı diş eti çizgisine 45 derecelik bir açıyla yerleştirin ve diş etinden dişe doğru süpürme hareketiyle veya nazik dairesel hareketlerle fırçalayın. Önemli olan diş eti ile dişin birleştiği o kritik bölgeyi temizlemektir.
  • Arayüz Temizliği Şart: Diş fırçasının ulaşamadığı diş aralarını temizlemek, gingivitis’i önlemenin anahtarıdır. Her gün mutlaka diş ipi, arayüz fırçası veya ağız duşu (water flosser) gibi bir yardımcı ürün kullanın.
  • Dil Temizliği: Dil yüzeyinde biriken bakteriler de ağız kokusuna ve genel bakteri yüküne katkıda bulunur. Fırçalama sonrası dilinizi de nazikçe temizleyin.
  • Fırçanızı Değiştirin: Diş fırçanızı her 3-4 ayda bir veya kılları yıprandığında mutlaka yenisiyle değiştirin.

Diş Eti Dostu Beslenin

Yedikleriniz, tüm vücudunuz gibi diş etlerinizin sağlığını da doğrudan etkiler.

  • C Vitamini Gücü: C vitamini, diş eti dokusunun temel yapı taşı olan kolajen üretimi için gereklidir. Sofranızda portakal, mandalina, kivi, çilek, kırmızı biber, brokoli ve yeşil yapraklı sebzelere bolca yer verin.
  • Kalsiyum Desteği: Dişleri ve çene kemiğini güçlendiren kalsiyum açısından zengin beslenin. Süt, yoğurt, peynir ve badem iyi kaynaklardır.
  • Lifli ve Sert Gıdalar: Elma, havuç gibi sert ve lifli gıdaları ısırarak yemek, doğal bir temizleme etkisi yaratır ve tükürük akışını artırarak ağzın temizlenmesine yardımcı olur.
  • Şekeri ve İşlenmiş Karbonhidratları Sınırlayın: Şeker, plaktaki bakterilerin en sevdiği besindir. Şekerli atıştırmalıklar, gazlı içecekler ve beyaz unlu mamuller gibi gıdaları tüketmek, plak oluşumunu hızlandırır.

Düzenli Diş Hekimi Kontrolleri Gingivitis’i Önlemede Neden Bu Kadar Önemlidir?

Evde ne kadar titiz bir bakım yaparsanız yapın, düzenli profesyonel kontrollerin yerini hiçbir şey tutamaz. Bunun birkaç hayati nedeni vardır.

  • Tartar Temizliği: Plak bir kez sertleşip tartara dönüştüğünde, onu evde temizlemeniz imkansızdır. Sadece bir diş hekimi veya diş hijyenisti, özel aletlerle bu tartarı temizleyebilir.
  • Erken Teşhis: Gingivitis genellikle ağrısız başlar ve ilk belirtiler sizin tarafınızdan fark edilmeyebilir. Diş hekiminiz, hastalığı henüz çok erken bir aşamadayken, yani kolayca geri döndürülebilecek bir noktadayken teşhis edebilir.
  • Kişiselleştirilmiş Öneriler: Diş hekiminiz, ağız yapınıza, risk faktörlerinize ve mevcut alışkanlıklarınıza göre size özel tavsiyelerde bulunabilir. Hangi fırçanın, hangi arayüz temizleme aracının sizin için daha uygun olduğunu belirleyebilir ve doğru kullanım tekniklerini size gösterebilir.
  • Genel Sağlık Taraması: Ağız, genel vücut sağlığının bir aynasıdır. Düzenli kontroller sırasında, diyabet veya vitamin eksikliği gibi bazı sistemik hastalıkların ağız içi belirtileri de fark edilebilir.

Bu nedenlerle, hiçbir şikayetiniz olmasa bile yılda en az bir veya iki kez diş hekiminizi ziyaret etmek, sadece dişlerinizi değil genel sağlığınızı korumak için yapacağınız en iyi yatırımlardan biridir.

Gingivitis Genel Vücut Sağlığını Nasıl Etkiler?

Ağzımızı vücudumuzun geri kalanından bağımsız bir yapı olarak düşünme hatasına sıkça düşeriz. Oysa ağız sağlığı ile genel vücut sağlığı arasında çok güçlü ve kanıta dayalı bir bağlantı vardır. Diş etlerindeki kronik bir iltihap olan gingivitis, bu bağlantının en önemli örneklerinden biridir. Ağızdaki iltihap, sadece ağızda kalmaz; kan dolaşımı yoluyla tüm vücuda yayılabilir ve birçok sistemik hastalığın riskini artırabilir veya mevcut hastalıkların kontrolünü zorlaştırabilir.

Bu bağlantının temel mekanizması kronik iltihaptır (enflamasyon). Gingivitis’li diş etlerinden kaynaklanan zararlı bakteriler ve bunların ürettiği toksinler, kolayca kan dolaşımına sızabilir. Bu durum vücutta düşük dereceli ama sürekli bir iltihabi yanıtı tetikler. Bu sistemik iltihap, zamanla vücudun farklı organ ve sistemlerine zarar verebilir.

Gingivitis’in olumsuz etkileyebileceği bazı önemli sağlık durumları:

  • Kalp ve damar hastalıkları
  • Diyabet (şeker hastalığı)
  • Solunum yolu enfeksiyonları (zatürre gibi)
  • Romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklar
  • Hamilelikte erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riski
  • Bazı kanser türleri

Gingivitis’i tedavi etmek, sadece dişlerinizi kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda bu ciddi hastalıklar için bir risk faktörünü de ortadan kaldırmak anlamına gelir. Bu ağız bakımının lüks değil genel sağlığın temel bir gerekliliği olduğunun en net kanıtıdır.

Adana’da Gingivitis (Diş Eti İltihabı) Tedavisi Fiyatları Ne Kadar?

Gingivitis (Diş Eti İltihabı) Tedavisi tedavinin yapılacağı kliniğe, hastanın durumuna göre değişmektedir.

Gingivitis (Diş Eti İltihabı) Tedavisi Yaptıranların Yorumları

Diş Hekimi Yaşar Çınar Nar'ın hasta yorumları için Google Maps'e göz atabilirsiniz.

Adana'da Gingivitis (Diş Eti İltihabı) Tedavisi Yapan Doktorlar & Diş Hastaneleri

Adana'da Gingivitis (Diş Eti İltihabı) Tedavisi uygun alt yapıya sahip diş hastaneleri veya kliniklerde, diş hekimleri tarafından yapılır.

Sıkça Sorulan Sorular

Gingivitis, diş etlerinde şişlik, kızarıklık ve kanama ile kendini gösteren, diş eti dokusunun iltihaplanması durumudur. Genellikle geri dönüşümlü bir diş eti hastalığıdır.

En yaygın nedeni yetersiz ağız hijyenidir. Plak birikimi, yanlış diş fırçalama, sigara kullanımı ve bazı sistemik hastalıklar da gingivitise yol açabilir.

Diş eti kanaması, kızarıklık, şişlik, ağız kokusu ve hassasiyet gingivitisi gösteren başlıca belirtilerdir.

Tedavi edilmeyen gingivitis, zamanla periodontitise ilerleyerek diş kaybına neden olabilen ciddi diş eti hastalıklarına yol açabilir.

Diş taşı temizliği, düzenli ve doğru ağız bakımı ile kolayca tedavi edilir. Gerekirse antiseptik gargaralar ve diş hekiminizin önerdiği ek tedaviler uygulanır.

Doğru ağız bakımı ve profesyonel temizlikle birkaç gün ila birkaç hafta içinde belirtiler tamamen kaybolabilir.

Düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanımı, dengeli beslenme ve rutin diş hekimi kontrolleri gingivitisin önlenmesinde etkilidir.

Hayır, erken teşhis ve doğru tedaviyle tamamen iyileşebilir. Ancak tekrar etmemesi için ağız bakımına devam edilmelidir.

Evet, özellikle ağız hijyenine dikkat edilmeyen çocuklarda gingivitis sıkça görülebilir.

Evet, gingivitisli kişilerde genellikle ağız kokusu da ortaya çıkar. Tedaviyle hem diş etleri iyileşir hem de ağız kokusu azalır.