Adana’da periodontitis tedavisi yapan diş hekimlerinden olan Yaşar Çınar Nar, dişleri çevreleyen kemik ve diş eti dokularını korumak için etkili ve bilimsel yöntemler uygular. Periodontitis, diş eti iltihabının ilerleyerek dişleri destekleyen kemik dokusunda kayba yol açtığı ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Erken teşhis ve tedavi edilmediğinde diş kaybına kadar giden sonuçlar doğurabilir.

Tedavide öncelikle diş yüzeylerindeki plak ve tartar temizlenir, kök yüzeyi düzleştirme ile bakterilerin yeniden tutunması önlenir. İleri vakalarda flap operasyonları veya kemik grefti gibi cerrahi yöntemler uygulanarak kaybolan dokuların onarılması hedeflenir. Tedavi planı, hastalığın şiddetine ve hastanın genel ağız sağlığı durumuna göre kişiye özel hazırlanır.

Periodontitis tedavisi sonrası süreçte düzenli kontrol randevuları, doğru fırçalama teknikleri ve diş ipi kullanımı büyük önem taşır. Ayrıca sigara kullanımının bırakılması, sağlıklı beslenme ve iyi ağız hijyeni alışkanlıkları tedavi başarısını uzun vadede destekler. Böylece hem mevcut kemik dokusu korunur hem de yeni iltihap oluşumu engellenir.

İşlemin AmacıDiş eti ve diş çevresi dokulardaki iltihabın kontrol altına alınması, kemik kaybının durdurulması ve dişlerin kaybının önlenmesi
Uygulama YöntemiDiş taşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirme (root planing), ağız hijyeni eğitimi, ileri vakalarda flap operasyonu, kemik grefti, lazer tedavisi
EndikasyonlarDiş eti çekilmesi, dişlerde sallanma, ağızda kötü koku, diş eti kanaması, radyografide kemik kaybı
KontrendikasyonlarKontrolsüz sistemik hastalıklar, aktif akut enfeksiyonlar, ağız hijyeninin sağlanamaması
HazırlıkKlinik ve radyografik muayene, ağız hijyeni eğitimi, sistemik hastalıkların kontrol altına alınması
Uygulama SüresiTedavi yöntemine göre birden fazla seans gerekebilir; seanslar genellikle 30-90 dakika sürer
AnesteziGerekli durumlarda lokal anestezi, ileri cerrahi işlemlerde sedasyon veya genel anestezi
KomplikasyonlarDiş eti çekilmesi, hassasiyet, diş kaybı, geçici kanama ve şişlik, nadiren enfeksiyon
İyileşme Süresiİlk işlemlerden sonra 1-2 hafta, cerrahi müdahaleler sonrası 2-3 hafta
Dikkat EdileceklerDüzenli ağız hijyeni, sigara kullanımının bırakılması, önerilen aralıklarla diş hekimi kontrolü
KontrolTedavi sonrası ilk hafta ve ardından periyodik (3-6 ayda bir) diş hekimi kontrolleri

Periodontitis, Basit Bir Diş Eti Kanamasından Nasıl Ayırt Edilmelidir?

Pek çok insan, diş fırçalarken gördüğü kanamayı normal veya geçici bir durum olarak kabul eder. Oysa bu kanama, genellikle periodontal hastalığın ilk habercisi olan jinjivitin (diş eti iltihabı) en belirgin işaretidir. Periodontitis ise bu tablonun çok daha ciddi ve ilerlemiş halidir. İkisi arasındaki temel fark, yıkımın ulaştığı noktadır.

Jinjivit, hastalığın başlangıç evresidir. Bu aşamada, dişlerin üzerinde biriken bakteri plağı, sadece diş etlerinde bir iltihaplanmaya neden olur. Diş etleri kırmızı, şiş ve hassas bir hal alır, en ufak bir temasta, örneğin fırçalama veya diş ipi kullanımı sırasında kanar. Jinjivitin en önemli ve umut verici özelliği, bu aşamada hasarın sadece diş etleriyle sınırlı olmasıdır. Yani dişleri destekleyen çene kemiğinde henüz bir kayıp yaşanmamıştır. Doğru bir ağız bakımı ve profesyonel diş temizliği ile jinjivit tamamen geri döndürülebilir, yani diş etleri eski sağlıklı haline dönebilir.

Periodontitis ise tedavi edilmemiş jinjivitin bir sonraki durağıdır ve bu durak, geri dönüşü olmayan bir yolun başlangıcıdır. Periodontitisi jinjivitten ayıran en kritik çizgi, iltihabın kemiğe sıçraması ve kemik dokusunu yok etmeye başlamasıdır. Vücudun, diş eti çizgisinin altına inen bakterilere karşı başlattığı savunma savaşı, kontrolden çıkar. Bağışıklık sistemi, enfeksiyonu ortadan kaldırmaya çalışırken bir “yan hasar” olarak dişleri yerinde tutan kemiği ve lifleri de eritmeye başlar. İşte bu kemik kaybı başladığı andan itibaren tablo periodontitis olarak adlandırılır ve bu noktadan sonra kaybedilen kemiğin doğal yollarla geri gelmesi mümkün olmaz. Tedavinin amacı artık “tamamen iyileşmek” değil mevcut yıkımı durdurmak ve hastalığı kontrol altında tutmaktır.

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Periodontitis Gelişimine Yol Açan Risk Faktörleri Nelerdir?

Periodontitis’in birincil nedeni, diş yüzeylerinde biriken ve “bakteri plağı” adı verilen yapışkan film tabakasıdır. Ancak hastalık, yalnızca yetersiz fırçalamanın bir sonucu değildir. Bazı insanlar çok titiz bir ağız bakımına sahip olsalar bile periodontitise yatkınken, bazıları daha zayıf bir hijyene rağmen hastalığın hafif formlarını yaşayabilir. Bunun nedeni, hastalığın gelişiminde bakteri varlığı kadar, vücudun bu bakterilere verdiği yanıtın (konak yanıtı) ve diğer risk faktörlerinin de kilit rol oynamasıdır.

Hastalığa yakalanma ve ilerleme riskini artıran başlıca faktörler şunlardır:

  • Sigara veya Tütün Ürünleri Kullanımı
  • Kontrol Altında Olmayan Diyabet Hastalığı
  • Genetik Yatkınlık (Ailede Periodontitis Öyküsü)
  • Yetersiz veya Yanlış Ağız Bakım Alışkanlıkları
  • Yoğun ve Kronik Stres
  • Hormonal Değişiklikler (Hamilelik, Menopoz)
  • Dengesiz ve Kötü Beslenme
  • Bağışıklık Sistemini Baskılayan Hastalıklar (Lösemi, HIV)
  • Romatoid Artrit Gibi Sistemik İnflamatuar Hastalıklar
  • Ağız Kuruluğuna Neden Olan İlaçlar

Özellikle sigara kullanımı, periodontitis için en önemli değiştirilebilir risk faktörü olarak kabul edilir. Sigara, diş etlerinin kan damarlarını daraltarak dokunun beslenmesini ve oksijenlenmesini bozar, bu da enfeksiyonla savaşma kapasitesini ciddi şekilde düşürür. Ayrıca sigara kanamayı maskeleyerek hastalığın ilk belirtilerinin gözden kaçmasına neden olabilir ve tedavinin başarı oranını önemli ölçüde azaltır.

Periodontitis Varlığına İşaret Eden Belirtiler Neler Olabilir?

Periodontitis, erken evrelerde genellikle ağrıya neden olmadığı için “sessiz” veya “sinsi” bir hastalık olarak bilinir. Birçok hasta, dişlerinde sallanma gibi ileri düzey belirtiler ortaya çıkana kadar durumun ciddiyetinin farkına varmaz. Bu nedenle aşağıdaki belirtilerden herhangi birine sahipseniz, vakit kaybetmeden bir diş hekimine danışmanız kritik önem taşır.

Hastalığın varlığına işaret edebilecek erken ve ileri düzey belirtiler bulunmaktadır. Erken belirtiler genellikle jinjivit ile ortaktır ve ciddiye alınmalıdır.

Erken uyarı işaretleri şunlardır:

  • Diş fırçalarken veya diş ipi kullanırken diş etlerinde kanama
  • Normalde soluk pembe olan diş etlerinde kırmızılık veya morarma
  • Diş etlerinde şişlik ve hassasiyet
  • Ağız hijyenine rağmen geçmeyen sürekli ağız kokusu

Hastalık ilerledikçe ortaya çıkan daha ciddi periodontitis belirtileri ise şunlardır:

  • Diş etlerinin dişlerden çekilerek kök yüzeylerinin açığa çıkması
  • Dişlerin eskisinden daha uzun görünmesi
  • Dişler arasında yeni boşlukların oluşması veya mevcut aralıkların artması
  • Dişlerin sallanmaya başlaması
  • Diş ile diş eti arasından iltihap (püy) gelmesi
  • Çiğneme sırasında hissedilen ağrı veya rahatsızlık
  • Dişlerin birbirine kapanış şeklinde değişiklik olması
  • Mevcut protezlerin uyumunun bozulması

Periodontitis Enfeksiyonu Diş Etinden Kemiğe Nasıl İlerler?

Periodontitisin kemik kaybına giden yolculuğu, mikroskobik düzeyde başlayan ve zamanla makroskobik bir yıkıma dönüşen bir dizi olaydan oluşur. Bu sürecin merkezinde, tedavi edilmemiş jinjivitin bir sonraki aşaması olan “periodontal cep” oluşumu yer alır.

Süreci bir kalenin savunmasını kaybetmesi gibi düşünebiliriz. Normalde diş eti, dişi bir yaka gibi sıkıca sarar ve aradaki oluk (sulkus) sadece 1-3 mm derinliğindedir. Bu kalenin duvarlarının sağlam olduğu durumdur. Ancak bakteri plağı diş eti çizgisinin altına sızıp burada birikmeye başladığında, vücudun bağışıklık sistemi bu bölgeye savaşçı hücrelerini yollar. Bu savaş sırasında ortaya çıkan kimyasallar, ne yazık ki sadece bakterilere değil aynı zamanda diş etini dişe bağlayan liflere de zarar verir.

Bu lifler koptukça, diş eti dişten ayrılmaya başlar ve aradaki o sığ oluk, derinleşerek bir “cep” halini alır. Bu cep, adeta bakteriler için bir sığınak görevi görür. Diş fırçasının ve diş ipinin ulaşamadığı bu derin ve oksijensiz ortamda, en agresif ve yıkıcı bakteri türleri (anaerobik bakteriler) rahatça çoğalır. Cep ne kadar derinleşirse, o kadar fazla bakteri barındırır ve enfeksiyon o kadar derine, yani kemiğe doğru ilerler. Vücudun bu derin ceplerdeki enfeksiyonu durdurmak için verdiği kronik ve yoğun savaş, en sonunda bir bedel ödetir: dişleri destekleyen çene kemiğinin erimesi. Bu kalenin duvarlarının altının oyulması ve kalenin temelinin zayıflaması gibidir. Sonuçta temelini kaybeden dişler sallanmaya başlar ve kaybedilir.

Periodontitis Kaynaklı Kemik Kaybının Arkasındaki Biyolojik Süreç Nedir?

Periodontitiste yaşanan kemik kaybı, çoğu zaman sanıldığı gibi bakterilerin kemiği “yemesi” veya eritmesiyle gerçekleşmez. Yıkımın asıl sorumlusu, vücudun kendi bağışıklık sisteminin kontrolden çıkmış bir tepkisidir. Bu karmaşık süreci anlamak için kemik dokusunu sürekli kendini yenileyen bir şantiye alanı gibi düşünebiliriz.

Bu şantiyede iki tür ana işçi vardır: “yıkım ekibi” (Osteoklast hücreleri) ve “inşaat ekibi” (Osteoblast hücreleri). Sağlıklı bir vücutta bu iki ekip mükemmel bir denge içinde çalışır. Yıkım ekibi yaşlanmış veya hasarlı kemik dokusunu temizlerken, inşaat ekibi hemen arkasından gelip yeni ve sağlam kemik dokusu örer. Bu denge, kemiklerin sağlam kalmasını sağlar.

Periodontitis başladığında, bakteri enfeksiyonu bu şantiyeye bir “isyan” haberi gönderir. Vücudun bağışıklık sistemi bu isyanı bastırmak için bölgeye çok sayıda “komutan” (iltihap molekülleri) yollar. Ancak bu komutanların verdiği emirler kontrolden çıkar. Yıkım ekibine (osteoklastlar) “Durmadan yıkın!” emri verilirken, inşaat ekibine (osteoblastlar) “Tüm faaliyetleri durdurun!” talimatı gider.

Sonuç olarak şantiyedeki denge tamamen bozulur. Yıkım ekibi kontrolsüz bir şekilde çalışarak dişin etrafındaki sağlam kemik dokusunu hızla yok ederken, inşaat ekibi bu yıkımı onarmak için hiçbir şey yapamaz. İşte periodontitisteki kemik kaybı, vücudun iyi niyetli savunma mekanizmasının bir trajediye dönüşerek kendi dokusunu yok etmesinin bir sonucudur. Tedavinin amacı da bu isyanı bastırmak ve şantiyedeki dengeyi yeniden kurmaktır.

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Periodontitis Sadece Ağız Sağlığını Değil Genel Vücut Sağlığını Nasıl Etkiler?

Ağzımız, vücudun geri kalanından bağımsız bir ada değildir. Vücudun giriş kapısıdır ve burada olanlar, tüm sistemi etkileyebilir. Periodontitis, sadece diş kaybına yol açan lokal bir sorun olmanın çok ötesinde, tüm vücudu etkileyebilen kronik bir iltihap kaynağıdır.

Periodontal ceplerin iç yüzeyi, iltihaplı ve ülsere (yaralı) bir dokudur. Bu normalde kan dolaşımına girmemesi gereken milyarlarca bakteri ve onların toksik ürünleri için adeta açık bir kapı görevi görür. Bakteriler ve iltihap molekülleri bu kapıdan kan dolaşımına sızarak vücudun farklı organlarına ulaşabilir ve mevcut hastalıkları kötüleştirebilir veya yeni sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Bu duruma “sistemik inflamasyon” denir ve periodontitisin genel sağlık üzerindeki en tehlikeli etkisidir.

Periodontitis ile güçlü bağlantısı kanıtlanmış veya araştırılan başlıca sağlık sorunları şunlardır:

  • Kalp ve Damar Hastalıkları (Kalp Krizi, İnme)
  • Diyabet (Kan Şekeri Kontrolünün Zorlaşması)
  • Solunum Yolu Hastalıkları (Zatürre, KOAH)
  • Romatoid Artrit
  • Bazı Kanser Türleri (Pankreas, Böbrek, Kan Kanseri)
  • Alzheimer Hastalığı ve Bilişsel Gerileme
  • Hamilelikte Olumsuz Sonuçlar (Erken Doğum, Düşük Doğum Ağırlığı)
  • Kronik Böbrek Hastalığı

Bu nedenle periodontitis tedavisi sadece dişleri kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda vücuttaki genel iltihap yükünü azaltarak bu ciddi sistemik hastalıkların riskini düşürmeye de yardımcı olan önemli bir sağlık yatırımıdır.

Diş Hekimleri Periodontitis Teşhisini Hangi Yöntemlerle Koyar?

Periodontitis teşhisi, hastanın şikayetlerini dinlemekle başlayan ve detaylı bir klinik muayene ile devam eden kapsamlı bir süreçtir. Teşhis, sadece sorunu isimlendirmek değil aynı zamanda hastalığın şiddetini, yaygınlığını ve gelecekteki ilerleme riskini belirleyerek kişiye özel bir tedavi haritası çizmektir.

Bir diş hekiminin periodontitis teşhisini doğrulamak için uyguladığı temel adımlar vardır. Bu adımlar, hastalığın boyutunu net bir şekilde ortaya koyar.

Teşhis sürecinde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

  • Hastanın Tıbbi ve Diş Sağlığı Geçmişinin Değerlendirilmesi
  • Diş Etlerinin Görsel Muayenesi (Renk, Şişlik, Çekilme Kontrolü)
  • Periodontal Sondalama (Cep Derinliği Ölçümü)
  • Radyografik Muayene (Dental Röntgen Çekimi)
  • Dişlerdeki Sallanma Derecesinin (Mobilite) Tespiti
  • Sondalama Sırasında Kanama Varlığının Kaydedilmesi

Bu adımların içinde en kritik olanı “periodontal sondalama”dır. Ucu milimetrik olarak işaretlenmiş ince bir alet olan periodontal sonda ile her dişin etrafındaki cep derinlikleri 6 farklı noktadan hassas bir şekilde ölçülür. Sağlıklı dokuda 1-3 mm olan bu derinliğin 4 mm ve üzerine çıkması, ataşman ve kemik kaybının, yani periodontitisin varlığına işaret eder. Röntgenler ise bu klinik bulguyu teyit eder ve kemik kaybının miktarını ve şeklini net bir şekilde gösterir. Bu veriler bir araya getirilerek hastalığın “Evre”si ve “Derece”si belirlenir, bu da tedavinin nasıl planlanacağını belirler.

Periodontitis Tedavisinde Cerrahi Olmayan Yöntemler Nelerdir?

Periodontitis tedavisinin ilk ve temel aşaması, cerrahi olmayan yöntemlerle enfeksiyonu kontrol altına almaktır. Bu tedavinin temel amacı, hastalığın ana nedeni olan bakteri plağını ve onun sertleşmiş hali olan tartarı (diş taşı) dişlerin yüzeyinden ve özellikle diş eti altındaki ceplerden tamamen temizlemektir. Bu aşama, hastalığın ilerlemesini durduran ve vücudun kendi iyileşme mekanizmalarının devreye girmesine olanak tanıyan bir “temel sıfırlama” işlemidir.

Cerrahi olmayan tedavinin hedefleri şunlardır:

  • Enfeksiyonun kaynağını ortadan kaldırmak
  • Periodontal ceplerin derinliğini azaltmak
  • Diş eti kanamasını ve iltihabını durdurmak
  • Hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak veya durdurmak
  • Cerrahi tedavi ihtiyacını ortadan kaldırmak veya azaltmak

Bu hedeflere ulaşmak için uygulanan ana prosedür, “Diş Taşı Temizliği ve Kök Yüzeyi Düzleştirmesi (SRP)” olarak adlandırılır. Bu işlem standart bir diş temizliğinden çok daha detaylı ve derine inen bir tedavidir. Genellikle hastanın konforu için lokal anestezi altında yapılır. İşlemin “Scaling” (temizleme) kısmında, özel el aletleri veya ultrasonik cihazlarla diş eti çizgisinin altındaki ceplerin içine girilerek buradaki tüm tartarlar temizlenir. “Root Planing” (kök yüzeyi düzleştirme) kısmında ise, pürüzlü hale gelmiş olan kök yüzeyleri pürüzsüzleştirilir. Bu bakterilerin tekrar tutunmasını zorlaştırır ve temizlenen yüzeye diş etinin yeniden sıkıca yapışmasını teşvik eder. Bazı durumlarda, bu tedaviye destek olarak ceplerin içine lokal antibiyotikler yerleştirilebilir veya sistemik antibiyotik reçete edilebilir.

İlerlemiş Periodontitis Vakalarında Hangi Cerrahi Tedaviler Gerekli Olur?

Cerrahi olmayan tedaviler, periodontitis yönetiminin temel taşı olsa da bazı ilerlemiş vakalarda tek başlarına yeterli olmayabilirler. Cep derinliklerinin çok fazla olduğu (genellikle 6 mm ve üzeri), kemik kaybının ileri düzeyde ve karmaşık yapıda olduğu durumlarda, cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelir. Periodontal cerrahinin amacı, sadece “içeriyi temizlemek” değil aynı zamanda hastalığın neden olduğu anatomik bozuklukları düzelterek uzun vadede bakımı ve temizliği mümkün, sağlıklı bir diş eti ve kemik yapısı oluşturmaktır.

Derin ve ulaşılması zor cepler, hastanın günlük bakımla temizleyemeyeceği ve hastalığın sürekli nüksetmesine neden olacak kronik enfeksiyon odaklarıdır. Cerrahi, bu alanları ortadan kaldırmayı hedefler.

İlerlemiş periodontitis vakalarında uygulanan başlıca cerrahi prosedürler şunlardır:

  • Flep Operasyonu (Cep Küçültme Ameliyatı)
  • Kemik Greftleme (Yapay Kemik Tozu Uygulaması)
  • Yönlendirilmiş Doku Rejenerasyonu (Membran Uygulaması)
  • Yumuşak Doku Greftleri (Diş Eti Nakli)

En sık uygulanan prosedür olan Flep Operasyonu’nda, diş eti cerrahi olarak nazikçe kaldırılarak kök yüzeylerine ve alttaki kemiğe doğrudan görüş sağlanır. Bu sayede kök yüzeyleri mükemmel bir şekilde temizlenir ve hasarlı veya sivri kalmış kemik kenarları düzeltilir. Ardından diş eti, kemiği daha sıkı saracak ve cep derinliğini ortadan kaldıracak şekilde yeniden konumlandırılarak dikilir. Kemik kaybının krater şeklinde olduğu durumlarda ise, kaybedilen kemiğin yerine yenisinin yapılmasını teşvik etmek için Kemik Greftleri veya Yönlendirilmiş Doku Rejenerasyonu gibi daha ileri rejeneratif teknikler kullanılır.

Periodontitis Tedavisi Gördükten Sonra Hastalığın Tekrarlaması Nasıl Önlenebilir?

Periodontitis tedavisinin en kritik ve genellikle en zor anlaşılan kısmı, tedavinin aslında aktif işlemler (temizlik, ameliyat vb.) bittiğinde başlamasıdır. Hastaların bilmesi gereken en önemli gerçek şudur: Periodontitis, tansiyon veya diyabet gibi kronik bir hastalıktır. Geleneksel anlamda tamamen “iyileştirilip” ortadan kaldırılamaz. Tedavinin amacı, hastalığı kontrol altına almak, ilerlemesini durdurmak ve bu stabil durumu ömür boyu sürdürmektir.

Bu gerçeği kabul etmek, uzun vadeli başarının temelidir. Nasıl ki bir diyabet hastası ilaçlarını ve diyetini ömür boyu uygulamak zorundaysa, periodontitis tedavisi görmüş bir hasta da ağız bakımını ve profesyonel kontrollerini ömür boyu sürdürmelidir. Aksi takdirde, aktif tedaviyle elde edilen tüm kazanımlar kısa sürede kaybedilir ve hastalık eskisinden daha şiddetli bir şekilde nüksetti.

Hastalığın tekrarlamasını önlemek ve kontrol altında tutmak iki temel sütuna dayanır:

  • Kusursuz Kişisel Ağız Bakımı: Bu sadece diş fırçalamaktan ibaret değildir. Diş hekiminiz veya hijyenistiniz tarafından size özel olarak gösterilen, diş aralarını, ceplerin olduğu bölgeleri ve diğer riskli alanları temizlemeye yönelik titiz bir günlük rutindir.
  • Periyodik Profesyonel İdame Tedavisi: Bu hastalığın durumuna göre genellikle her 3, 4 veya 6 ayda bir yapılan özel bakım seanslarıdır. Bu seanslar, standart bir diş temizliği değildir.

Periodontitis Sonrası Ömür Boyu Gerekli Olan İdame Tedavisi Nedir?

Periodontal idame tedavisi, periodontitis öyküsü olan bir hastanın elde ettiği sağlığı korumak ve hastalığın yeniden alevlenmesini önlemek için tasarlanmış, ömür boyu devam eden, kişiselleştirilmiş bir profesyonel bakım programıdır. Bu seansları bir “yük” olarak değil dişlerinizi, implantlarınızı ve en önemlisi genel sağlığınızı korumak için yaptığınız en değerli yatırım olarak görmek gerekir.

İdame tedavisinin 3-4 ay gibi sık aralıklarla yapılmasının bilimsel bir nedeni vardır. Araştırmalar, periodontal ceplerdeki tehlikeli bakteri kolonilerinin temizlendikten sonra yeniden organize olup yıkıma neden olabilecek seviyelere ulaşmasının yaklaşık 90-120 gün sürdüğünü göstermektedir. Düzenli idame tedavisi, bu bakteri kolonileri tehlikeli bir seviyeye ulaşmadan önce onları tekrar tekrar temizleyerek hastalığın kontrol altında tutulmasını sağlar.

Tipik bir periodontal idame seansında aşağıdaki adımlar uygulanır:

  • Tıbbi ve dental geçmişin güncellenmesi
  • Ağız içi ve dışı kanser taraması
  • Evde ağız bakım etkinliğinin değerlendirilmesi
  • Tüm dişlerde periodontal cep derinliklerinin yeniden ölçülmesi
  • Diş eti kanama ve iltihap durumunun kaydedilmesi
  • Diş ve kök yüzeylerindeki plak ve tartarın detaylı temizliği
  • Gerekli durumlarda röntgen çekimi
  • Kişiye özel ağız bakım talimatlarının güncellenmesi.

Adana’da Diş Eti Çekilmesi (Periodontitis) Tedavisi Fiyatları Ne Kadar?

Diş Eti Çekilmesi (Periodontitis) Tedavisi tedavinin yapılacağı kliniğe, hastanın durumuna göre değişmektedir.

Diş Eti Çekilmesi (Periodontitis) Tedavisi Yaptıranların Yorumları

Diş Hekimi Yaşar Çınar Nar'ın hasta yorumları için Google Maps'e göz atabilirsiniz.

Adana'da Diş Eti Çekilmesi (Periodontitis) Tedavisi Yapan Doktorlar & Diş Hastaneleri

Adana'da Diş Eti Çekilmesi (Periodontitis) Tedavisi uygun alt yapıya sahip diş hastaneleri veya kliniklerde, diş hekimleri tarafından yapılır.

Sıkça Sorulan Sorular

Periodontitis, dişleri çevreleyen diş eti ve kemik dokusunun iltihaplanması sonucu meydana gelen, zamanla kemik kaybına yol açabilen ciddi bir diş eti hastalığıdır.

Diş yüzeylerinde biriken plak ve tartar nedeniyle diş etlerinde iltihap başlar. Tedavi edilmediğinde iltihap, diş eti altındaki kemiğe yayılır ve kemik kaybına sebep olur.

Diş eti kanaması, diş eti şişliği, kötü ağız kokusu, dişlerde sallanma, diş etlerinde çekilme ve dişlerin arasında boşluk oluşması başlıca belirtilerindendir.

İlerlemiş periodontitis tedavi edilmezse dişleri destekleyen kemik kaybedilir, dişler sallanır ve sonunda diş kaybı meydana gelebilir.

Tedavide profesyonel diş taşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirme, antibiyotik uygulamaları ve ileri vakalarda cerrahi müdahaleler kullanılır.

Erken aşamalarda iltihap ve kemik kaybı kontrol altına alınabilir, ancak kaybedilen kemik dokusu tamamen geri getirilemez. Tedavide amaç ilerlemeyi durdurmaktır.

Düzenli ağız bakımı yapmayanlar, sigara içenler, diyabet hastaları, genetik yatkınlığı olanlar ve yaşlı bireylerde daha sık görülür.

Evet, düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanımı, profesyonel diş taşı temizliği ve rutin diş hekimi kontrolleriyle önlenebilir.

Nadiren de olsa, özellikle kötü ağız hijyeni olan çocuklarda ve gençlerde görülebilir. Çocuklarda genellikle daha hafif seyirli olur.

Tedavi sonrası ağız hijyenine özen gösterilmeli, sigaradan uzak durulmalı ve düzenli olarak diş hekimi kontrollerine devam edilmelidir.